Uzun zamandır kaliteli bir film seyretmenin arayışındaydım.
Son zamanlarda yapılan filmlerden zevk alamıyorum. Bunda etken olan nedir, tam olarak bilemesem de, klasik olarak sınıflandırılan filmleri daha bir zevkle seyrediyorum. Neyse, sağı-solu araştırdım, sonunda başrolünde Harrison Ford’un (hani şu meşhur İndiana Jones) oynadığı “Firewall” filmini buldum.
Yaklaşık iki gün uğraştıktan sonra filmi internetten indirdim. Türkçe altyazısını da bulup, yerleştirdim. Sonra CD’ye kaydedip, filmi başlattım.
İlk karesinden başlayarak, büyük bir heyecanla “Firewall” isimli filmi seyrettim. Zamanın nasıl geçtiğini anlayamadan film bitti. Konusu kısaca şöyle: ABD’deki bir bankanın üst düzey yöneticisi olan Harrison Ford (filmdeki ismi pek fazla önemli değil) ve ailesi, bankayı soymak isteyen ‘modern’ haydutlar tarafından rehin alınırlar. “Amerikan Rüyası”nın örnek ailelerinden birinin reisi olan Harrison Ford, hem ailesini kurtarmak hem de bankasının soyulmasına engel olmak için büyük bir mücadeleye girişir. Sonunda (tabii ki) iyi adam, kötü adamları alt eder ve film “mutlu son” ile biter.
Tipik bir Amerikan filmi olan “Firewall”, her ne kadar, alttan alta ABD propagandası yapıyor olsa da, her şeye rağmen “seyirlik” olarak belli bir seviyeyi yakalamayı başarıyor.
Buraya kadar söylenecek fazla bir şey yok. Ancak şunu hiç bir zaman göz ardı etmemek gerekiyor: Amerikan Rüyası’nın sona ermesini istemeyen ABD’li yöneticiler ve onların dümen suyunda giden