Perşembe, Eylül 13, 2007

ANITKABİR FARİZASI


Engin Ardıç

Başlığı böyle attım ama kuşkuluyum: Şimdi birçok solcu ve de halkçı, “fariza ne demek” diye soracak, sinirimi bozacak. Hani hac mevsiminin “Bu sene kurban bayramına” denk gelmesine şaşan gazeteci kızlar vardı ya, onlar gibi...
Kimi hayvan da “Osmanlıca konuşuyorsun, demek ki hükümete yağ çekiyorsun” diyebilir.
Deniz Baykal, partisinin kuruluş yıldönümünde, yanına binlerce adamını alıp Anıtkabir’e çıkmış. “İzdiham” yaşanmış, falan filan.
Orada gelenektir, “şeref defteri” imzalanır ve daha önce iki satır da bir şeyler yazılır. Atatürk kalkıp onları okuyamayacağına göre, arkada bekleyen mu-habirlerin okumaları ve gazetelerine bildirmeleri için.
Yazılanlar genellikle ya imza sahibinin “Atatürk’ün ne kadar izinde oldu-ğunu” belirtmeye yöneliktir, ya da bir şeyler ya da birileri bu yoldan “Atatürk’e şikâyet” edilirler. Elbette şikâyet edildikleri merci, aslında Cumhuriyet Gazetesi ve Genelkurmay falandır.

Cuma, Mart 02, 2007

30 Aralık 1963 Hürriyet Anasayfası


Yukarıdaki Hürriyet Gazetesi'nin birinci sayfası benim doğduğum gün yayınlanmış. Aradan geçen bunca zaman zarfında neler değişti?


Demin, Fransız yazarı Andre Gide'nin bir sözünü okudum ve sizlerle paylaşmak istedim. Bu söz bile neden yazdığımı anlatmağa yetiyor:

Anı yazmak, ölümün elinden birşeyler kurtarmaktır.

Firewall Filmi ve Düşündürdükleri


Uzun zamandır kaliteli bir film seyretmenin arayışındaydım.
Son zamanlarda yapılan filmlerden zevk alamıyorum. Bunda etken olan nedir, tam olarak bilemesem de, klasik olarak sınıflandırılan filmleri daha bir zevkle seyrediyorum. Neyse, sağı-solu araştırdım, sonunda başrolünde Harrison Ford’un (hani şu meşhur İndiana Jones) oynadığı “Firewall” filmini buldum.
Yaklaşık iki gün uğraştıktan sonra filmi internetten indirdim. Türkçe altyazısını da bulup, yerleştirdim. Sonra CD’ye kaydedip, filmi başlattım.
İlk karesinden başlayarak, büyük bir heyecanla “Firewall” isimli filmi seyrettim. Zamanın nasıl geçtiğini anlayamadan film bitti. Konusu kısaca şöyle: ABD’deki bir bankanın üst düzey yöneticisi olan Harrison Ford (filmdeki ismi pek fazla önemli değil) ve ailesi, bankayı soymak isteyen ‘modern’ haydutlar tarafından rehin alınırlar. “Amerikan Rüyası”nın örnek ailelerinden birinin reisi olan Harrison Ford, hem ailesini kurtarmak hem de bankasının soyulmasına engel olmak için büyük bir mücadeleye girişir. Sonunda (tabii ki) iyi adam, kötü adamları alt eder ve film “mutlu son” ile biter.
Tipik bir Amerikan filmi olan “Firewall”, her ne kadar, alttan alta ABD propagandası yapıyor olsa da, her şeye rağmen “seyirlik” olarak belli bir seviyeyi yakalamayı başarıyor.
Buraya kadar söylenecek fazla bir şey yok. Ancak şunu hiç bir zaman göz ardı etmemek gerekiyor: Amerikan Rüyası’nın sona ermesini istemeyen ABD’li yöneticiler ve onların dümen suyunda giden

Steven Spielberg Sineması

Yeni bir belgesel film seyretmeye başladım: 2018 yılı yapımı, James Cameron's Story of Science Fiction (James Cameron'dan Bilim K...