Rodos ve İstanköy’deki Müslüman vakıf malları, yöneticileri cemaat üyeleri arasından Yunan makamlarınca atanan, her iki adadaki evkaf idarelerince yönetilmektedir. Mütevelli olarak, yerel otoritelerin isteklerine boyun eğecek cemaat üyelerinin tayin edilmesine özen gösterilmektedir. Evkaf (vakıflar) idareleri; hükûmet temsilcisi ve Yunanistan idarî şemasına göre Güney Ege Bölge Sekreterliği’nin denetimi altındadır.
Rodos’da ayrıca, mütevellileri İstanbul’da yaşayan ve “müstesna vakıf” statüsünü haiz iki Türk vakfı daha bulunmaktadır. Bunlardan birincisi olan Fethi Paşa Vakfı, 1792’de Hafız Ahmet Ağa tarafından kurulmuş; oğlu Fethi Paşa’nın 1799’da getirdiği, Arapça, Farsça ve Türkçe 2000 civarındaki el yazması ile bir kütüphane ve bir aşevi oluşturulmuştur. Bugün kayıtlı el yazması sayısı 869’dur. Kapısında “Türk Kütüphanesi” yazan tabelasının yerini 1980’li yıllarda “Müslüman Kütüphanesi” tabelası almış.
Fethi Paşa Vakfı 1852’de, bugün Rodos’un simgelerinden biri olan saat kulesini de yaptırmış. Oysa 2000’li yılların başından beri ısrarla “Bizans Kulesi” olarak anılmaktadır. Kütüphane bahçesinde aşure zamanı aşure yapıp dağıtılmakta, kurbanlar kesilmekte, bayramlaşmalar gerçekleştirilmekte ve ikramlarda bulunulmaktadır.
Fethi Paşa Vakfı’nın en acil problemi, perişan durumdaki kütüphane binasının onarımı ile kitapların tamiratı ve uygun şartlarda korunmasıdır. Bu konudaki gecikmenin sorumlusunun da maalesef Ankara’daki Vakıflar Genel Müdürlüğü olduğu anlaşılmaktadır.
İkinci müstesna vakıf ise Melek Paşa Vakfı’dır. Asıl varlığını zeytinliklerin oluşturduğu vakıf, 113 dönümlük arazilerinin 77 dönümlük kısmının dışında kalan miktarın tapusunu henüz gösteremediğinden, Yunan hazinesince el konulmuş toprakları için açılmış dâvâlarla uğraşmaktadır.
Cemaati temsil eden “Rodos İslâm Cemaati” merkezi ise, 1987’de kapatılana kadar Şövalyeler Caddesi'nde bulunuyordu. Cemaat reisi aynı zamanda Evkaf İdaresi reisiydi ve hükûmetçe atanıyordu. Bu duruma, sözkonusu tarihten sonra, Yunan otoritelerince son verildi. Artık resmen bir cemaat reisi bulunmamaktadır. Yerel basında sık sık sözkonusu kültürel mirasın Osmanlı veya Türk değil, Arap ve/veya Mısır eserleri olduğu yönünde yazılara yer verilmektedir.
Elçin Macar'ın "Oniki Ada Türkleri: Lozan'dan Günümüze" isimli tebliğinden kısa bir iktibas.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder