Pazar, Ekim 30, 2005

ÇOCUKLUĞUMDAN...

bir roman konusu daha geldi aklıma.

özellikle ortaokul ve lise çağlarında yaşadıklarımızı niye yazmıyoruz ki? halbuki eğer yazmış olsak, bizler de amerikalılar veya avrupalılar gibi bu anılardan filmler çıkarırız, geleceğe ait eserler bırakırız. üşengeç davranmayalım lûtfen!

ortaokuldayken bir gün son iki ders boştu (öğlenciydik). ikindiye doğru sınıfın bütün erkekleri, merkez ortaokulunun arkasındaki arsa'ya (biz arsa derdik. aslında orada 2-3 tane değişik inşaat vardı ve temelleri atıldıktan sonra, sebebini bilmediğimiz ve de umurumuzda olmadığı biçimde yarım bırakılmıştı. bu yüzden maç yapmağa müsaitti) top oynamağa gittik.
erkek çocuklar olarak ikiye ayrıldık ve maça başladık.
bir de baktık ki, sınıfımızın kızları da gelmiş bizi seyretmeğe başlamışlar.
eh o kızların arasında da benim aşık olduğum müge var. (şimdi herhalde evlenmiş, 5 çocuk annesi filan olmuştur. gerçi o zengin bir ailenin kızıydı. 5 çocuk doğurmamıştır. en fazla iki tane. babası gaziantep çimento fabrikasının müdürüydü ve kendileri de adanalı idilerdi.)
müge beni seyrediyor ya, top benim ayağıma gelince, heyecandan ben mi topa vuruyordum, top mu bana vuruyordu, anlamıyordum. topu yuvarladığım zaman top nereye

gidiyordu, pas attığım zaman arkadaşım alabiliyor muydu? hiç birinin farkında değildim. aklım fikrim müge'deydi.
o da maç seyretmeğe gelecek zaman bulmuştu ha!
o gün o futbol maçı nasıl bitti, neler oldu, ya maçtan sonra bir tane piçle yaptığım döğüşün daha sonra büyümesi...
kavga ettiğim itin bir de izzet adında arkadaşı vardı. ikisi de sınıfın o zamanki "azılı"ları olduklarından millet onlara bulaşmazdı.
ama ben o sıralarda çok fazla karate filmi seyrettiğim ve atalarımızın zaferlerini anlatan bir sürü tarihî roman okuduğum için acayip biçimde motive olmuş durumdaydım. :))))))
güya çok samimi olduğum birkaç da arkadaşım vardı ama baktılar ki, iş ciddi, hiç de bulaşmadılar döğüşe. sadece birisinin bana yardım maksadıyla gözlüğümü alıp da tuttuğunu hatırlıyorum. sağolsun, kırılmasın diye bana kıyak yapıyordu. gözlük kırılsa, babamdan işiteceğim azarın haddi hesabı yoktu.
tabii biz döğüşürken hava kararmıştı ve kızlar da yanımızdan ayrılmışlardı. iyi ki kavgayı seyretmediler. döğüşü kazanamadım ama yenilmedim de... fakat iyi hırpalanmıştım.
o günden sonra kavga konusunda hem kendime daha fazla güvenir olmuştum hem de sınıftakilerin gözünde cesur bir insan olmuştum. :)))

Hiç yorum yok:

Steven Spielberg Sineması

Yeni bir belgesel film seyretmeye başladım: 2018 yılı yapımı, James Cameron's Story of Science Fiction (James Cameron'dan Bilim K...