Salı, Mayıs 21, 2019

Sarhoş Polis Dedektifleri

İslam Gemici

Son bir haftada seyrettiğim filmlerin hepsindeki polis dedektifleri alkolik olunca, manzaraya biraz uzaktan baktım da dünyanın geleceği konusunda büyük yeise kapıldım. Güya kötü insanlarla ve kötülüklerle mücadele etmekle vazifeli olan polislerin kendileri pisliğe bulaşmış, hatta bataklığın dibine vurmuş durumda olurlarsa, onlardan hizmet bekleyen sıradan insanlar kime güvenip, kimden yardım istesinler? Ülkemizde vaziyetin böyle olmadığını düşünüp rahat bir nefes alsam da, bizim de "vatana ihanet içinde beyni uyuşmuş polislerimiz" olduğunu hatırlayınca, keder bulutlarının fazlalaştığını hissettim.

Sarhoş ilk dedektif, tahmin etmesi biraz zor ama Müslüman bir ülke olan Mısır'dan arz-ı endâm eyledi. 2017 yapımı "The Nile Hilton Incident - Kahire Sırları"nı seyretmeye başlarken, gerek hadise gerekse de karakter olarak karşıma böylesine ilginç bir film çıkacağını pek düşünmemiştim. Kahire'deki Hilton Oteli'nde bir fahişe öldürülür. Cinayeti soruşturması için bir komiser (Faris Faris) görevlendirilir. Maktulün sevgilisinin çok zengin ve ünlü bir işadamı olması hasebiyle cinayet hasıraltı edilir. Komiser ağzından sigara düşmeyen, karısı öldüğü için içkinin ve depresyonun dibine vurmuş bir adam. Suç mahallindeki paraları cebe indiriyor. Bunu da hasta olan babasını tedavi ettirmek için yapıyor. Velhâsıl, filmin arka planında bize "Arap Baharı" diye yutturulan provokatif halk hareketi de unutulmamış. Filmin yapımcıları Avrupa ülkeleri (Danimarka, Almanya ve İsveç) olduğu için, Mısır'daki ezilen halkın isyanına eleştirel bir bakış da mevzubahis. Çünkü artık herkesin malumu ki, Arap Baharı'nın organizatörü ABD imiş. Trump'ın başkan olmasından sonra Avrupa ile ABD'nin arası açıldığı için, senarist ve yönetmen Tarık Salih de "vurun abalıya" yapmış... Film bittiğinde de sigaradan tiksinti duyar hale gelmiştim.

İkinci film "The Ballad of Lefty Brown - Lefty Brown'ın Türküsü" ise, ABD'nin Montana eyaletinde geçiyordu. Eyalet Senatörü Edward Johnson (Peter Fonda) öldürülünce, katilleri bulmak için maktulün sadık adamı Lefty Brown (Bill Pullman) yola düşer. Yanında da genç bir kovboy özentisi ile (yine) karısı öldüğü için alkolik olan polis şefi (marşal) Tom var. Filmin en kritik noktalarında bu sarhoş Tom yüzünden olaylar alt üst oluyor. Filmin senaristi ve yönetmeni Jared Moshe tam dayaklık bir adam. Filmi yaparken (sanki) "ben seyirciyi nasıl çıldırtırım, öfkeden kudurturum?" diye düşünerek hareket etmiş. Kısacası filmi size tavsiye etmiyorum ama sarhoş bir marşal yüzünden filmdeki hadiselerin nasıl da değişik mecraya sürüklendiğinden bahsetmek istedim.

Amerika kıtasına gitmişken orada biraz daha durayım. Sarhoşlar ülkesi desek hiç de haksız olmayacağımız Amerika kıtası kuzeyinden güneyine kadar içki ve uyuşturucu canavarlarının pençesinde inim inim inliyor. Sözümona "kötü alışkanlıklarla mücadele eden" polisler ise, uyuşturucu ve insan kaçakçılığının baş aktörleri durumundalar. Vaziyet o kadar berbat duruma gelmiş ki, bu durum sinema sanatının ürünlerine de yansıyor. Bir başka Amerikan filmi "A Walk Among The Tombstones - Mezar Taşları Arasında Yürüyüş" (bizim sinemacılar ise bu filme "Kanunun Ötesinde" ismini layık görmüşler. Kaçıncı "Kanunun Ötesinde" bu, diye soran yok tabii ki)... 2014 yapımı filmde (yine karısı ölmüş) polis dedektifi alkolik Matt Scudder (Liam Neeson) üç tane soyguncu katili kovalarken, kazayla küçük bir kız çocuğunu öldürür. Devamında ABD'deki toplumsal çürümeyi izleyip durdum.

Amerika'dan vereceğim son örnek (bitmez ya) 2017 yapımı "Bir Dolar - One Buck" filmi. Fransa doğumlu Fabien Dufils yazmış ve yönetmiş. Filmin yapımcıları da Müslüman isimli iki kişi. Dünyada bütün meseleler bitmiş gibi, Fransa çıkışlı bu üç sinemacı gidip ABD'nin toplumsal hadiselerine bakan ve ortalamanın da altında bir film yapmışlar. Soyadları Abdallah olan o iki film yapımcısına "kardeş, sen bu filme harcayıp da sokağa attığın parayı garibanların faydasına olacak bir işte kullansana" denilse, söyleyeni sanat düşmanı ilan ederler. İşte size rezil bir dünya... Bu filmde de Louisiana eyaletinde küçük bir kasabada işlenen kadın cinayetlerini soruşturan kişi (yine karısı öldürülmüş) alkolik bir dedektif var. Filmde enteresan gelen tek bir replik oldu:

Çocuk, annesine soruyor. "Anne, parayı Tanrı mı icat etti ki, üzerinde 'Tanrı'ya Güveniyoruz' yazılı?" Hani ABD Doları'nın üzerinde "in god we trust" yazılı ya, çocuk bu nedenle sual ediyor. Sonra çocuk 1 Dolar'ın üzerine keçeli kalemle beş köşeli bir yıldız çizerek, alkolik dedektif olan dayısına veriyor. "Al, bu para seni korur, çünkü üstünde Tanrı'ya güveniyoruz yazıyor" diyor. Sonra o 1 Dolar ile beraber biz de katilin yakalanması için yaşananları takip ediyoruz. Yönetmen Dufils, kendince, farklı bir bakış açısıyla film yapmak istemiş ama becerebildiğini söyleyemem. Hele de sıradan insanların yaşantılarını gördükçe midem bulandı. Babasız çocuklar, önüne gelenle birlikte olan kadınlar, durmadan içip sarhoş olan erkekler, uyuşturucu müptelası ve rüşvetçi polisler vs.

Son sarhoş dedektifimiz Avrupa'nın kuzeyinden... Norveç'in başkenti Oslo'da görevli cinayet masası dedektifimiz Harry Hole da (Michael Fassbender) zilzurna sarhoşlar kervanından biri... Bugünlerde sinemada seyretme şansını bulabileceğiniz film, Norveçli yazar Jo Nesbo'nun aynı isimli Snomannen (Kardan Adam) romanından... Yazının devamı için: https://www.alemihaber.com/yazar/islam-gemici/sarhos-dedektifler_265

***********************
Когда я начал смотреть "The Nile Hilton Incident - Cairo Secrets"2017 года, я не думал, что это будет такой интересный фильм, который я встречаю как хадис, так и персонаж. Проститутка убита в отеле Hilton в Каире. Комиссар (Фарис Фарис) назначается для расследования убийства. Любовник жертвы-очень богатый и известный бизнесмен. Лейтенант, человек, который не выпил сигареты из ее рта, выпил из-за смерти ее жены и ударил ее по дну депрессии. Он кладет деньги на место преступления в карман. Он делает это, чтобы вылечить своего больного отца. На фоне фильма "Арабская весна" нам не забыли провоцирующее народное движение, которое проглотилось. Поскольку создатели фильма являются европейскими странами (Дания, Германия и Швеция), критический взгляд на восстание угнетенных людей в Египте также является предметом. Потому что теперь все знают, что это был американский организатор Арабской весны. Поскольку Трамп открылся между Европой и США после того, как он был президентом, сценарист и режиссер Тарик Салих также "ударил абалию"... И когда фильм закончился, я почувствовал отвращение от курения.

Второй фильм "Баллада о Лефти Браун - песня Лефти Брауна" был выпущен в штате Монтана США. Когда сенатор штата Эдвард Джонсон (Питер Фонда) убит, верный человек жертвы Лефти Браун (Билл Пулман) отправляется, чтобы найти убийц. Кроме того, у него есть начальник полиции (маршал) том, который был алкоголиком, потому что его жена умерла (опять же) с молодым ковбоем. Из-за этого пьяного Тома в самых критических точках фильма события происходят в верхней части.


*
As I was starting to watch the Nile Hilton Incident - Cairo secrets, I didn't think there would be such an interesting film in my face, both as a man and as a character. A prostitute is killed at the Hilton Hotel in Cairo. He is charged with investigating the murder of a commissioner (Faris Faris). The victim's lover is a very rich and famous businessman, because of the murder is brought to bear. A man who doesn't smoke from the mouth of the Commissar, who got hit by booze and depression because his wife died. He's pocketing the money at the crime scene. He's doing this to get his sick father cured. In the background of the film, the provocative folk movement, which has been referred to as "Arab Spring", has also been forgotten. Because the producers of the film are European countries (Denmark, Germany and Sweden), there is a critical view of the oppressed people's revolt in Egypt. Because everyone knows that the United States is the organizer of the Arab Spring. Since Trump became president, it was opened between Europe and the United States, and the script writer and director Tariq Salih did "shoot abalibe"... When the film was finished, I was disgusted by smoking.

The second film, "The Ballad Of Lefty Brown - Lefty Brown", was in the state of Montana, USA. When the State Senator Edward Johnson (Peter Fonda) was killed, Lefty Brown (Bill Pullman), the loyal man of the victim, set off to find the killers. Konu: a young man with a job as an actor in a leading role falls in love with his wife. At the most critical points in the film, this drunken Tom is making things worse.

*
Cuando estaba empezando a ver el Incidente del Nilo Hilton-Cairo secrets, no pensé que habría una película tan interesante en mi cara, tanto como un hombre como un personaje. Una prostituta es asesinada En el hotel Hilton en el Cairo. Está acusado de investigar el asesinato de un Comisionado (Faris Faris). El amante de la víctima es un hombre de negocios muy rico y famoso, porque el asesinato es llevado a cabo. Un hombre que no Fuma de la boca del comisario, que fue golpeado por el alcohol y la depresión porque su esposa murió. Está guardando el dinero en la escena del crimen. Está haciendo esto para que su padre enfermo se Cure. En el fondo de la película, también se ha olvidado el provocativo movimiento popular, al que se ha llamado "Primavera árabe". Debido a que los productores de la película son países europeos (Dinamarca, Alemania y Suecia), hay una visión crítica de la revuelta del pueblo de intestino en Egipto. Porque todo el mundo sabe que Estados Unidos es el organizador de la Primavera árabe. Desde que Trump se convirtió en presidente, se abrió entre Europa y los Estados Unidos, y el guionista y director Tariq Salih hizo"shoot abalibe"... Cuando la película se terminó, estaba disgustado por el tabaco.

La segunda película, "the Ballad Of Lefty Brown - Lefty Brown", fue en el estado de Montana, Estados Unidos. Cuando el senador estatal Edward Johnson (Peter Fonda) fue asesinado, Lefty Brown (Bill Pullman), el hombre leal de la víctima, partió para encontrar a los asesinos. Konu: un joven con un trabajo como actor en un papel protagonista se enamora de su esposa. En los momentos más críticos de la película, este Tom borracho está empeorando las cosas.


*
Als ich anfing, den Nile - Hilton-Vorfall zu sehen-Cairo secrets, dachte ich nicht, dass es einen so interessanten film in meinem Gesicht geben würde, sowohl als Mann als auch als Charakter. Eine Prostituierte wird im Hilton Hotel in Kairo getötet. Er wird beschuldigt, den Mord an einem Kommissar (Faris Faris) untersucht zu haben. Der Liebhaber des Opfers ist ein sehr reicher und berühmter Geschäftsmann, weil der Mord zum tragen gebracht wird. Ein Mann, der nicht aus dem Mund des Kommissars Raucht, der von Alkohol und Depressionen getroffen wurde, weil seine Frau starb. Er steckt das Geld am Tatort ein. Er tut das, um seinen Kranken Vater zu heilen. Im hintergrund des Films ist auch die provokative Volksbewegung, die als "Arabischer Frühling" bezeichnet wird, vergessen. Da die Produzenten des Films Europäische Länder sind (Dänemark, Deutschland und Schweden), gibt es eine kritische Sicht auf die unterdrückte volksrevolte in ägypten. Denn jeder weiß, dass die USA der Organisator des arabischen Frühlings sind. Seit Trump Präsident wurde, wurde es zwischen Europa und den Vereinigten Staaten geöffnet, und der Drehbuchautor und Regisseur Tariq Salih Tat "shoot abalibe"... Als der film fertig war, war ich vom Rauchen angewidert.

Der zweite film, "the Ballad Of Lefty Brown-Lefty Brown", war im Bundesstaat Montana, USA. Als der Staatssenator Edward Johnson (Peter Fonda) getötet wurde, machte sich Lefty Brown (Bill Pullman), der treue Mann des Opfers, auf den Weg, um die Mörder zu finden. Konu: ein junger Mann mit einem job als Schauspieler in einer Hauptrolle verliebt sich in seine Frau. An den kritischsten stellen im film macht dieser betrunkene Tom die Sache noch schlimmer.

Hiç yorum yok:

Steven Spielberg Sineması

Yeni bir belgesel film seyretmeye başladım: 2018 yılı yapımı, James Cameron's Story of Science Fiction (James Cameron'dan Bilim K...